30 Eylül 2012 Pazar

Kentsel Dönüşüm 6.500 Bina İle Başlıyor


Erdoğan Bayraktar kentsel dönüşüm takvimini açıkladı. Buna göre binalara ilk kepçe 5 Ekim'de vurulacak. 35 ilde 6 bin 500 bina yıkılacak

Türkiye'nin kentsel dönüşümdeki yol haritası netleşiyor. İstanbul'da düzenlenen "Kentsel Dönüşümde Sektörler Buluşuyor" adlı toplantıda konuşan Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, dünyada şehirleşmenin süratli bir şekilde arttığını hatırlatarak, "Vatandaş nihai olarak yıkmıyorsa biz onu yıktırmaya mecburuz. 5 Ekim'de 35 vilayette 6 bin 500 binayı yıkmaya başlayacağız" dedi. Riskli binalarda oturanlara kira yardımı da yapılacağını anlatan Bayraktar, "Vatandaşa kira yardımı yapmak rant mı? Rantsa helali hoş olsun. Bu ülke kalkınacak, ülkenin tekerine çomak sokmanın manası yok. Kentsel dönüşümü tek başımıza yapamayız. Bu işle ilgili aktörler ve vatandaşların da bize destek vermesi lazım" şeklinde konuştu. 

Dönüşüm Şart
Kentsel dönüşümü engellemeye çalışanların kötü niyetli olduğunu ifade eden Bakan Bayraktar, "Bu işi engellemeye çalışanlara ben 'hainlik yapıyorlar' diyorum. Eğer biz yanlış yapıyorsak gideriz daha sonra bu işi yapacak olan gelir yapar. Bu işin yapılması lazım. Çünkü Türkiye için acildir. Ülkemizin kaçak yapılardan, salaş evlerden kurtulması lazım. Gelişmiş ve kalkınmış bir ülke olmak için mücadele veriyoruz" dedi. 

KVK 'da Kampanya Var



KVK, kampanyalarına hızla devam ediyor. Eski telefonunu son model akıllı bir telefonla veya tabletle değiştirmek isteyenler için büyük bir kampanya başlatan KVK’dan 31 Ekim 2012 tarihine kadar Blackberry, Huawei, HTC ve ViewSonic’in belirlenen modellerini alanlar, indirimden yararlanacak.

KVK’nın kampanyasında yer alan Huawei ve ViewSonic modellerinden alanlar KVK güvencesinin sağladığı ayrıcalıklardan da faydalanacak. Bu ürünleri alanlar ayrıcalıklar sayesinde bir yıl boyunca, 24 saat içerisinde servis güvencesi sağlayan “Jet Servis”,  garanti harici kazalara karşı telefonun ücretsiz tamir edilmesini sağlayan “Kaza Güvencesi” edinmiş olacak. Ayrıca, kampanya kapsamında, telefonun çalınması ya da kaybedilmesi halinde ulaşılmasını sağlayan “Anti Hırsız” uygulaması ile virüslere karşı “Mobil Güvenlik” uygulaması da tüketiciye sunulacak hizmetler arasında yer alacak. Bunların dışında, katılımcılar uzaktan destek sağlayan telefonla teknik destek alma fırsatı tanıyan “Uzaktan Servis” ile 5GB ücretsiz “KVK Bulut” ve daha birçok uygulamanın yer aldığı “KVK Market” uygulamasına sahip olacak.

Kampanya dahilinde Blackberry 9780 modelinin fiyatına 1.199 TL yerine 999 TL’ye, HTC One V’ye 899 TL yerine 799 TL’ye, Huawei Vision’a 840 TL yerine 740 TL’ye, Huawei Ascend Y200’e 499 TL’ yerine 449 TL’ye, Huawei Ascend G301’e 749 TL yerine 649 TL’ye, ViewSonic Viewpad 10e Wi-Fi modeli’ne 699 TL yerine 599 TL’ye, Viewpad 10e 3G modeline 849 TL yerine 749 TL’ye sahip olmak mümkün olacak.

Instagram mı Chixtagram mı ?


Chixtagram, güzel ve seksi kadınların fotoğraflarını içeren bir fotoğraf paylaşım sitesi. Kurucularından Onur Benli anlatıyor.

Instagram malum, elinde akıllı telefon olan herkesin çektiği fotoğrafları tüm dünyayla paylaştığı bir uygulama. Bizim sitemiz bu kaybolup giden milyonlarca fotoğrafın içinden sadece güzel olanları değerlendiriyor. Fikir bana ait. Şu anda arşivi geliştiriyoruz. Ama ileriki adımlarda üyelik sistemiyle yarışmalar düzenleyip ödül dağıtmayı planlıyoruz. Birçok güzel kadın fotoğraf yolladı. Gelen tepkiler çoğunlukla olumlu. 

Zaten sitede yer almak istemeyen olursa fotoğrafını hemen kaldırıyoruz. Bir sıkıntı yaşamadık henüz. Farkımız sitede yer alan her kadının model olmaması. Sitemizde dünyanın her tarafından fotoğraf yollayan sıradan kadınları görebiliyorsunuz. Biz güzelliklerine güvenen bu cesaretli kadınları bir çatı altında topladık. www.chixtagram.com‘a İngilizce içeriğiyle dünyanın her yerinden ulaşılabiliyor.

Bir Parça Ay Alır Mısınız ?


Açık artırma ile satılan pek çok ilginç ürüne, şimdi de Uzay'dan gelen bu minik ziyaretçi katıldı!

Açık arttırma ile birçok farklı eşyanın ya da ürünün satıldığını görmek mümkün. Fakat yakın bir zamanda yapılması planlanan satış, bu güne kadar yapılanlardan çok farklı olacak.

Birçok farklı açık arttırmanın arasında bulunan "Satılık Ay taşı" ibaresi binlerce kullanıcının dikkati çekmeyi başardı. Bir internet sitesinin yayınladığı notlara göreyse, bir parça Ayın en azından 340.000 dolar etmesi hedefleniyor. Açılış fiyatı 170.000 dolar olan taş, Dar al Gani 1058 olarak isimlendirilmiş ve aynı zamanda halkın alımına açılan aydan gelen ilk taş olma özelliğine de sahip. 1998 yılında Libya'da bulunan taşın bilim adamları tarafından halen tam olarak ne zaman gezegenimize düştüğü bilinmiyor.

Günümüzde gitar, çizgi roman ve benzeri birçok eşyanın zaman geçtikçe değerlendiğini düşünürsek, bu Ay taşının da bir süre sonra çok daha büyük paralara satılacağını hesaplamamız hiç de zor olmaz. Benzeri bir vaka 1970 yılında Aya giden Rus yapımı robotun beraberinde getirdiği, ortalama üç tohum büyüklüğündeki Ay parçasının satışında yaşanmıştı. Aradan geçen 30 yılın ardından ufak ebatlarına rağmen 442.500 dolardan alıcı bulan taş özel bir açık arttırmada satılmıştı.

IE 'den Firefox ve Chrome 'a Tokat


Internet Explorer 9, Chrome ve Firefox'a öyle bir fark attı ki... Hem de bakın hangi konuda...

İnternette farklı web siteleri arasında sıkça dolaşıyorsanız, bilgisayarınıza bir zararlının girme ihtimali daha yüksektir. Son zamanlarda tamamlanan bir araştırma ise internette sörf yaparken bizi zararlılardan en çok koruyan web tarayıcısının Internet Explorer 9 olduğunu iddia etti.

NSS Labs'in araştırmasına göre Internet Explorer 9, zararlı tehditlerini Chrome ve Safari'ye göre daha iyi savuşturuyor. NSS Labs, IE9'un zararlı etkinliğin yüzde 95'ini engellediğini, ikinci sıradaki Chrome'un ise zararlı etkinliğin sadece yüzde 33'ünü engellediğini söylüyor. Safari ve Firefox'un zararlı engelleme oranı is yüzde 6'nın altında.

NSS Labs, IE9'un tıklama dolandırıcılığında da yüzde 96.6 başarılı olduğunu söylüyor. Chrome ise bu saldırıların sadece yüzde 1.6'sını engelleyebiliyor. Araştırmalar 2 Aralık 2011 ile 25 Mayıs 201 tarihleri arasında yapılmış.


29 Eylül 2012 Cumartesi

İngiltere 'de Karbonsuz Sokak


İngiltere'nin ilk karbonsuz sokağı tanıtıldı.Sifonlarda yağmur suyu kullanılıyor ve sokakta böcekler için otel bulunuyor

İngiltere'nin ilk karbonsuz sokağı 3 yılda tamamlandı. 9 adet 3 odalı, 12 adet 2 odalı evin yer aldığı ekolojik sokak, tamamen çevre dostu.

Four Housing Group tarafından tasarlanan sokakta; güneş panelleriyle elektrik sağlanacak, ısınma ve sıcak su ihtiyacı ise sıfır karbon salınımlı ortak buhar kazanı ile karşılanacak.

Üretimi Geri Dönüştürülebilen Malzemeden
Four Housing Group Operasyon Direktörü Dawn Keightley, "Sinclair Meadows, örnek bir proje. İlk karbonsuz sokak, tamamen tekrar kullanılabilir ve geri dönüştürülebilir malzemeden üretildi. Bu evlerde yaşayanlar farkı hissedecek" dedi.

Sifonlarda yağmur suyu kullanılan 21 evde yaşayanlara ise ekolojik yaşamla ilgili eğitim verilecek.

Böcekler İçin Otel
Daily Mail'in haberine göre; ısı kaybını önlemek için pencelerin genellikle evlerin güney cephesine yerleştirildiği yeşil sokakta, böcekler için de bir 'otel' bulunuyor.

100 'ün Üzerinde Hastalığa İyi Geliyor


Yüzlerce hastalığa iyi gelen bu bitkinin fadaları saymakla bitmiyor.

Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halis Süleyman, mide asidini baskılamadan, artırmadan ya da azaltmadan, midenin doğal fonksiyonlarını etkilemeden, değiştirmeden mide ülserini tedavi eden ilaçlar üzerine önemli çalışmalarının bulunduğunu belirterek, 1997 yılından beri yabani deli iğde meyvesinin ülsere ve diğer bazı rahatsızlıklara olan iyileştirici etkileri üzerine çalışmalar yaptığını söyledi. 

Prof. Dr. Süleyman, yabani deli iğde meyvesinin karaciğer hasarını önlediğine dair bir çalışmasının da 2010 yılında Pharmaceutıcal Biology dergisinde yayımlandığını bildirdi. Yabani deli iğde meyvelerinden ekstre elde ettiğini belirten Süleyman, şöyle devam etti: ''Yabani deli iğde meyvelerinden elde edilen ekstre mide asidini baskılamadan, artırmadan ya da azaltmadan sadece mide ülserlerini iyileştiriyor. Buna ilaç demem yanlış olur. Bu bir ekstre. Hayvanlar üzerinde denedik. Yüzde 100 ülseri iyileştirici etkisini gördük. Mide asidini baskılamadan, artırmadan ya da azaltmadan sadece mide ülserlerini iyileştiriyor.'' -Gün kurusu kayısısı- İnönü Üniversitesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Selim Doğanay'ın danışmanlığında bilimsel çalışmasını yürüten göz hastalıkları uzmanı Cem Düz, yaptığı açıklamada, kataraktın önlenmesinde antioksidanların ve kullanılan gıdaların önemli rolü bulunduğunu, bu nedenle de çalışmalarında kayısının katarakt üzerinde etkisinin olup olmadığını incelediklerini belirtti. 

Kayısıda birçok vitamin ve antioksidan düzeyine sahip bileşen bulunduğuna işaret eden Düz, yaptıkları çalışmayla kayısının ilk kez göz üzerindeki etkisinin araştırıldığını vurguladı. Deney hayvanları sıçanlarla 20'şerli gruplar halinde çalıştıklarını ve bunları 3 gruba ayırdıklarını anlatan Düz, deney hayvanlarının ilk gruba normal yem verildiğini, diğer iki gruba doğumlarının onuncu gününden itibaren katarakt yapıcı bir ilaç uygulandığını belirtti. İlaç verilen iki grup deney hayvanından bir grubun sürekli olarak içeriğinde organik gün kurusu kayısının bulunduğu yemle beslendiklerini kaydeden Düz, ''Çalışmanın ikinci ayında kayısı yemiyle beslenen grubun ilaç enjekte edilen ikinci gruba göre katarakt oluşumunun çok çok az olduğunu ve sıçan kanı ve lenslerindeki antioksidan düzeylerinin diğer gruplara nazaran daha yüksek olduğunu tespit ettik'' diye konuştu. 

Araştırmanın danışmanı İnönü Üniversitesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Selim Doğanay da gözdeki lensin saydamlığını yitirmesiyle oluşan katarakt hastalığının dünyada göz konusunda en fazla yapılan cerrahi işlemlerin başında geldiğini dile getirdi. Doğanay, çalışmanın kayısının göze olan etkisini gösteren dünyadaki ve Türkiye'deki ilk çalışma olduğunu, bilimsel çalışmanın sonuçlarının Türk Oftolomoloji Derneği'nin Ulusal Kongresi'nde sunduklarını ve çok olumlu tepkiler aldıklarını, Nisan ayında da Amerikan Katarakt Cemiyeti'nin toplantısında da tebliğ olarak sunacaklarını kaydetti. Karanfil her derde deva: İbrahim Çeçen Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İlhami Gülçin tarafından yapılan bir araştırmada, karanfilin birçok hastalığa iyi geldiği tespit edildi ve bu araştırma dünyadaki birçok bilimsel dergide yer aldı.


Atatürk Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi de Prof. Dr. Gülçin, yaptığı açıklamada, karanfil bitkisinin asıl vatanının Hindistan olduğunu belirterek, dünyadaki üretiminin yüzde 80'inin Tanzanya'da yapıldığını anımsattı. Türkiye'de karanfilin yaygın olarak kullanıldığını vurgulayan Gülçin, 100'den fazla hastalığın sebebi olan serbest radikallerin antioksidanlar tarafından giderildiğini belirterek, karanfilin su ekstresini kullanarak, bu konuda bilimsel bir araştırma yaptıklarını vurguladı. Çalışmada, önemli sonuçlar elde ettiklerinin altını çizen Gülçin, ''Gerçekten çok ilginç sonuçlar elde ettik. Çünkü kullandığımız karanfilin su ekstresinin, standart antioksidan bileşkeleriyle kıyasladığımızda önemli bulgular tespit ettik'' dedi. Karanfilin su ekstresinden sonra, karanfil yağı üzerine de bir araştırma yaptıklarını ifade eden Gülçin, ''Günde 3-5 bardak karanfil çayını içmek, stres, sıkıntı, yorgunluk gibi psikolojik sıkıntılardan korur. Özellikle enfeksiyonlara karşı çok etkili. Karanfil birçok hastalığın temel sebebi olan alzheimer, parkinson, diyabet gibi hastalığın nedeni olan olan serbest radikalleri gideriyor. 

Kısacası, enfeksiyon ve kronik hastalıklarına karşı karanfil tomurcuklarının çok güzel bir şekilde kullanılabileceğini biz bilimsel olarak ispatladık'' şeklinde konuştu. Karanfili çok fazla tüketmenin zararlı olabileceğine dikkati çeken Gülçin ''Karanfil üzerine yaptığım çalışmalarım, dünyada bu konudaki en saygın dergilerde yayımlandı. 2004 yılında ''Food Chemistry''de, 2010 yılında ''Arabian Journal Of Chemistry''de, 2011 yılında ise ''Journal of Medicinal Food'' dergisinde bilimsel araştırmalarım yayımlandı. Food Chemistry'deki makalem yüzün üzerinde atıf aldı. Dünyadaki birçok bilim adamının aldığı atıftan daha fazla atıf aldı makalem'' diye konuştu.

Dünyanın En Pahalı Elbisesi


Katıldığı davetin en şık kadını olmayı garantilemek isteyenler siyah ve beyaz elmaslarla dikilen, Debbie Wingham imzalı elbiseyi satın alabilir. Yapmaları gereken tek şey bütçelerinden 10 milyon TL’yi bu elbiseye ayırmak!

İngiliz moda tasarımcısı Debbie Wingham tarafından yaratılan "Dünyanın en pahalı elbisesi" Ukrayna Moda Haftası'nda moda severlerin beğenisine sunuldu.

50 adet siyah ve beyaz elmas kullanılarak dikilen elbisenin fiyatı 5,6 milyon dolar (10 milyon TL).

13 kilogram ağırlığındaki elbise 6 ayda Wingham tarafından dikildi. İnternet gazetesi Huffington Post'un haberine göre Wingham "Dünyanın en pahalı elbisesi" unvanını alan tasarımı için şunları söyledi:

"Bu elbise, yaşamayı seven güzel kadınların marşıdır."

Daha büyük boy görmek için üzerine fotoğrafın tıklayın..



Balık Alışverişinde Dikkat


Birçok balıkçı ve lokanta ile Gıda Tarım ve Hayvancılık ilçe müdürlüklerince vatandaşları bilgilendirmek amacıyla hazırlanan ''Balık Takvimi'', hangi deniz mahsulünün hangi ayda gerçek lezzetine ulaştığını ve tüketilebileceğini gösteriyor.

Üç tarafı denizlerle çevrili ve bir iç denizi bulunan Türkiye'de hamsiden, lüfere, kofanadan, levreğe kadar birçok çeşitte balık ve deniz canlısını taze olarak bulabilmek mümkün oluyor.

1 Eylül'de sona eren avlanma yasağının ardından ''Vira Bismillah'' diyerek Ege, Marmara, Karadeniz ve Akdeniz'e açılan balıkçılar, mevzuatla çizilen sınırlar çerçevesinde avlanarak hem geçimini sağlıyor hem de özlenen lezzetleri taze olarak sofralara sunuyor. Bu dönemde ağlara en fazla palamut ve hamsi takılıyor. Özellikle palamut için son yılların en bereketli sezonu olarak gösterilirken, hamsi de irili ufaklı demeden kıyıya çıkarılıp, tezgahlarda satışa sunuluyor. Bunların yanında diğer balıklar da şimdilik sınırlı miktarda yakalanabiliyor.

Her ne kadar balıkçı tezgahları zengin çeşitleriyle süslense de ''Balık Takvimi''ne bakmadan alışveriş yapmamak gerekiyor. Öyle ki birçok balıkçı ve lokanta ile Gıda Tarım ve Hayvancılık ilçe müdürlüklerince vatandaşları bilgilendirmek amacıyla hazırlanan ''Balık Takvimi'', hangi balığın hangi ayda gerçek lezzetine ulaştığını ve tüketilebileceğini gösteriyor.

Takvime göre denizlerden bol miktarda çıkan palamudun şu anda tam mevsimi. Çünkü bu balık, ağustos, eylül, ekim ve kasım aylarında gerçek lezzetine ulaşıyor. Takvime göre palamut, çok lezzetli olmasa da aralık, ocak, şubat ve mart aylarında yenilebiliyor, ancak diğer aylarda tüketilmesi hiç önerilmiyor.


Hamsi Henüz Lezzetine Ulaşmadı.
Kotanın kaldırılmasının ardından denizlerden bol miktarda çıkan hatta bazı yerlerde ücretsiz dağıtılan hamsi ise henüz gerçek lezzetine ulaşmış değil. Hamsi için kasımı beklemek gerekiyor. Bu balık, gerçek lezzetine yağlandığı kasım, aralık, ocak ve şubatta ulaşırken, diğer aylarda tüketilmesi pek önerilmiyor.

Lüks sofraları süsleyen lüfer ağustos, eylül ve ekim, kofana ekim ve kasım, levrek ise şubat, mart, nisan ve mayısta tüketilirse, özlenen ve istenen lezzeti veriyor. Kefal, haziran, temmuz, ağustos ve eylül ayları dışında kalan zamanlarda tüketilebiliyor. Uskumru ekim ve kasım, mezgit ise şubat, mart, nisan ve mayıs aylarında gerçek lezzetine ulaşıyor. Gemlik Balıkçılar Derneği Başkanı Hüseyin Dalarel, ''Balık Takvimi''ne göre alışverişi önererek, gerçekten de palamut için tam mevsimi olduğunu söyledi.

Hamsi konusunda yaptıkları uyarılarda haklı olduklarını ifade eden Dalarel, ''Hamsi şu anda yağsız olduğu için kuru olur. Lezzet vermez. Bu balık hatta tüm balıklar yağlandıklarında lezzet verirler. Hamsi ekimde yenebilir ancak kasımdan mart sonuna kadar tam lezzetine ulaşıyor. Biz de hamsi o aylara gelsin diye en azından bu dönemde kota uygulansın istedik'' dedi.


Maitake Mantarı


Maitake mantarı, sağlığa önemli faydalar sağlayan, bağışıklık artırıcı bileşiklerin kaynağı olan bir mantar türü. 1980'lerin başında Japonya'dan Hiroaki Nanba, Maitake ekstreleriyle hayvanlar üzerinde yaptığı testlerde, bu ekstrelerin anti-tümör özelliğini keşfetti. Maitake ekstrelerinin temel yararlarından biri; ağız yoluyla alınabilmesi. Diğer mantar ekstreleri ise, enjekte edildiklerinde etkin oluyorlar. 1984'te Doktor Nanba, akyuvarları uyarmada önemli yeteneği olan özgül bir Maitake mantarı bileşenini saptayıp buna 'Maitake D-fraksiyonu' adını verdi. Bu özelleşmiş akyuvar hücreleri, kanser hücreleri; bakteri ve hücresel atıklar dahil yabancı parçacıkları içine alır. Bu bileşen, daha ileri düzeyde saflaştırdığında daha güçlü bir çeşidi olan MD-fraksiyonu ortaya çıktı. MD-fraksiyonu, D-fraksiyonundan yaklaşık yüzde 30 daha aktif bir bileşen. 

Dört Temel Mekanizma 
Maitake fraksiyonları, karmaşık şeker bileşiklerinden ve proteinden oluşur. Maitake fraksiyonunun yan zincirlerindeki dallanma sayısı, diğer glukanlara göre daha fazladır. Bilim adamları, beta-glukan molekülünün ne kadar fazla dalı varsa, o kadar fazla bağışıklık hücresini aktive edeceğini düşünüyor. Araştırmacılar Maitake'nin kanserle savaşında dört temel mekanizmaya dikkat çekiyor: Sağlıklı hücrelerin kanserli hale gelmesinin önlenmesi, bağışıklık sisteminin kanser hücrelerini arama ve tahrip etme yeteneğinin artışı, hücrelerin kontrolü ile hücre ölümünde kontrolün kazanılması, kanserin yayılmasının önlenmesine yardımcı olması... Maitake mantarının, günde 300 mg'dan, iki kere kapsül olarak alınması tavsiye ediliyor. 

Çin 'de ki Testlerde Yüzde 95 Gerileme Görüldü
Hayvanlar üzerindeki çalışmalar, Maitake fraksiyonlarının kolon, akciğer, mide, karaciğer, prostat, serviks, mesane ve beyin tümörlerinin büyümesini ve löseminin ilerlemesini önlediğini gösterdi. İnsanlarda benzer bulguların elde edilip edilmediği ise açık değil. 1994'te Çinli bilim adamları 63 kanser hastasına bir pilot çalışma uyguladı. Çalışmada solid tümörlere karşı yüzde 95'in üzerinde, lösemiye karşı ise yüzde 90'ı aşkın gerileme tespit edildi. Doktor Nanba'nın ilerlemiş kanseri olan 165 hastada yaptığı çalışmada ise yanıt oranı, bazı kanser türlerinde yüzde 50'nin altındaydı. 

Kolon Kanserinde Yüksek Şans
PSK ve PSP, hindi kuyruğu mantarından elde edilen ve birbiriyle yakın ilişkide olan, proteine bağlı iki polisakkarit maddesi. Japonya'da ve Çin'de kanser hastaları tarafından yaygın olarak kullanılan bu iki maddenin; Maitake D ve MDfraksiyonlarında olduğu gibi, bağışıklık fonksiyonunu yüksek derecede artırdığı saptandı. 

Bağışıklık Artışı
PSK-PSP'nin yararlarını doğrulayan 400'den fazla bilimsel çalışma var. İnsanlarda yapılan bir çalışmada, tek başına cerrahi ile tedavi edilen 111 kolon kanseri hastasına PSK ve plasebo verilip hastalar 10 yıl süreyle izlendi. Plasebo grubu ile karşılaştırıldığında, hastalık belirtilerinin sönme aşamasında bulunan hastaların sayısının, PSK grubunda iki kat daha yüksek olduğu belirlendi. 10 yıl sonra sağ olan hasta sayısı da iki kattan fazlaydı. Ayrıca, PSK ile tedavi edilen hastalarda akyuvarların yabancı materyallere doğru ilerleme ve onları içine alma yeteneğinde artış görüldü. Hayvan çalışmaları, PSK-PSP'nin hemen her türden tümörü engellediğini gösterdi. Klinik çalışmalarda ayrıca PSK/PSP'nin kemoterapinin pozitif etkilerini artırırken, yan etkilerini azalttığı da görüldü. PSK ve PSP için tavsiye edilen doz, günde 1-3 gram.

28 Eylül 2012 Cuma

Vücutta Yok Olan Elektronik Aygıt

Illinois Üniversitesi’nden John A. Rogers ve Tufts’tan Profesör Fiorenzo Omenetto’nun liderliğinde yürütülen bir araştırma ekibi, hasta bedenine yerleştirildikten sonra birkaç hafta içinde eriyip yok olan elektronik aygıt üretmeyi başardı.

Özellikle elektronik görüntüleme sistemleri için kullanılabilecek bu yeni tekniğin, teşhis yöntemlerinde çığır açacağı düşünülüyor. Bedene yerleştirilen implantlar yeni bir buluş değil. Ancak, sağlığı tehdit eden sonuçlara yol açabilen bu aygıtların eriyerek yok olması ilk kez sağlandı. 

İmplantların yerinden çıkartılması için yapılan operasyonların maliyetinden de bu sayede kurtulmuş olunacak. Bilim insanları silikon ve ipekten ürettikleri bu yeni icada “geçici elektronikler” adını verdi.


100 Gramında 350 Kalori

Ülkemizde kişi başı ortalama 31 gramlık oranla en fazla tüketilen baklagilin kuru fasulye olduğunu söyleyen Beslenme ve Diyet Uzmanı Canan Doğan, kolesterol içermemesiyle dikkat çeken kuru fasulyenin sağlığa olan faydalarını ve nasıl tüketilmesi gerektiğini anlattı.

Bulgur pilavı ile yiyecekseniz salata sebzesi de tüketin.

Kuru fasulye, içerdiği yüksek lif ve protein nedeni ile en sağlıklı ve ekonomik protein kaynaklarındandır. Bitkisel kaynaklı protein olması nedeni ile besin kalitesini artırmak amacıyla mutlaka tahıllarla birlikte kullanılmalıdır. Pişirme usullerine dikkat edildiğinde ve C vitaminlerinden zengin sebze ve meyvelerle tüketildiğinde yapısındaki demir ve kalsiyumun vücuttaki kullanımı da artar. Bu nedenle bulgur pilavı ile yenildiğinde yanında mutlaka salata ya da domates veya yeşil biber tüketilmelidir.

100 gramında 350 kalori var

Kuru fasulyenin 100 gramında ortalama 3.7- 25.9 gram diyet posası mevcuttur. Kişinin günlük diyet posası ihtiyacının ortalama olarak 30 gram olduğunu düşünürsek kuru fasulye en iyi posa kaynaklarından biridir. 100 gr kuru fasulye ortalama 350 kalori sağlar.
Ayrıca baklagiller tokluk duygusu yaratırlar, acıkmayı engeller. Fazla kalori içermedikleri için kilo koruma ve zayıflama programlarında uygun seçimler oluştururlar.

Bağırsak kanserini azalttığı kanıtlandı

Diyet posası dışkılamayı artırarak bağırsakta oluşan kalıntıların hızla dışarı atılmasını sağlar. Dışkılamayı artırması nedeni ile kabızlık ve divertiküler (Kalın barsakların çeperinde yıllar içinde oluşan küçük baloncuklar) hastalıkları önler. Aynı özelliği ile kuru fasulye kalın bağırsak rektum kanserinden korunmada yardımcı olur. Diyet posasının günde 13 gram artırılmasıyla bu tür kanserin % 31 azaltabileceği yapılan çalışmalarla saptanmıştır.

Kan şekeri düzenleyip kolesterolü düşürüyor..

Kalp hastalıklarının en önemli risk faktörlerinden biri olan kan kolesterol düzeyi yüksekliği kuru baklagillerde bulunan çözünür posa, bağırsaklardan kolesterolün öncüsü safra asitlerinin emilimini azaltarak ve karaciğerde kolesterol sentezini yavaşlatarak kan kolesterolünün düşmesine yardımcı olmaktadır. Kuru baklagillerde bulunan çözünür lifler kan şekeri düzeyini düzenler ve glisemik indeksleri düşük olduğundan yavaş yakılan enerji sağlarlar

Sindirim sorunu olanlar zarını soymalı. Pişirilmeden önce oda ısısındaki suda, cinsine göre 12 saat ıslatılmalıdır. Yumuşayan tanelerin dış zarları kolaylıkla çıkabilir hale gelir özellikle sindirim sistemi rahatsızlıkları olanlar zarlarını çıkararak pişirebilirler.


En iyi pişirme yöntemi düdüklü ile…

Pişirme ile sindirimi kolaylaşır. Pişirilme sırasında ısı 100 derecenin üstüne çıkarsa protein kayıpları olur. Pişme suyu atıldığında da B vitaminleri ve mineral kayıpları ortaya çıkar. En iyi pişirme yöntemi düdüklü tencerede basınç altında pişirmedir. Bu yöntemle besin kaybı en aza indirgenebilir.

4 yemek kaşığı kuru fasulye protein açısından 1 köfte kadar ete eşdeğer olarak hesaplanabilir. Et, et ürünlerinin tüketilmediği günlerde kuru fasulye et yerine tüketilebilir. Ülkemizde kuru fasulyeyi etli pişirmek yaygındır. Etle beraber pişirilen kuru fasulye yemeğine yağ eklemeye gerek yoktur.

Kuru fasulye ya da kuru baklagiller içerdikleri besin öğeleri, bileşimleri ve posa içeriği nedeniyle haftada en az 2-3 kez mutlaka tüketilmelidir.

Satın alırken ve saklarken bunlara dikkat!

• Ambalajlı ürünlerini satın almak çok daha doğrudur. Saklama koşulları yetersiz ise tüketilecek miktar kadar alınması önemlidir. Hasat edilen kuru fasulyenin besin değerinin ve doğal tadının korunması için güneş ışığına maruz kalmaması ve nemlenmemesi gerekir. Nem miktarının artması sonucu mikroorganizmaların üremesi ve çoğalması tanenin küflenip çürümesine neden olur. Küfler aflatoksin üretebilir. Depolarda haşerelerden korunacak şekilde önlem alınmış olması gereklidir.
• Ürün etiketlerini okuyarak son kullanma tarihi geçmemiş ürünleri satın almaya dikkat edilmelidir. Yabancı maddelerden ayıklanmış, uygun koşullarda paketlenmiş, ambalajı bozulmamış, yırtılmamış ürünler tercih edilmelidir.
• Satın aldıktan sonra besin değerinin ve doğal tadının korunması için kiler veya erzak dolabında saklanması en uygunudur. Erzak dolabı serin, güneşten uzak ve kuru bir yerde olmalıdır. Uygun bir kiler ya da dolap yoksa buzdolabının +4 bölümünde saklanabilir. 

Meteor Satışı Başlıyor

Aydan bir parçanın da aralarında bulunduğu 125 meteor açık artırmayla satılacak.

ABD'nin New York kentinde, Edvard Mucnh'un, ünlü tablosu ''Çığlık (The Scream)'' için esinlendiği aydan bir parçanın da aralarında bulunduğu 125 meteorun açık artırmayla satılacağı bildirildi.

Munch'un tablosunun çağrışım yaptığı aydan parçanın 175 ila 225 bin dolar arasındaki bir fiyatla açık artırmaya çıkacağı, 340-380 bin dolar civarında bir rakama satılmasının planlandığı belirtildi.

Açık artırma Heritage Müzayede Evi tarafından 14 Ekim'de gerçekleştirilecek.

Bu yılın Mayıs ayında ''Çığlık'' adlı tablo 119,9 milyon dolara alıcı bularak, açık artırma yoluyla satılan en pahalı sanat eseri olarak tarihe geçmişti.


Facebook Sahte Hesapları Silmeye Başladı

Facebook’taki bazı şirketlerin sayfaları, bir gün içinde on binlerce üye kaybetti. Birçok sayfa yöneticisini şaşkına çeviren gelişmenin ilk başta neden kaynaklandığı anlaşılmazken, Facebook duruma açıklık getirdi: Sahte hesapların silinmesi.

Facebook, geçtiğimiz ay açıkladığı, sosyal medya ağının daha entegre hale getirilmesi çalışmaları kapsamında sahte hesapların silinmeye başlandığını belirtti. Facebook sayfalarındaki 'beğenen' sayısında aniden yaşanan değişim, birçok şirket ve ünlünün sayfalarındaki abone sayılarının da bir anda azalmasına neden oldu. En büyük düşüşlerden bir tanesini, Facebook’un sosyal medya oyun ortağı Zynga’nın Texas HoldEm Poker oyununun fan sayfası yaşadı. Oyunun sayfasını beğenenlerin sayısı bir güne 96 bin kişi azaldı. Facebook, sahte hesapların silindiğini, profil duvarlarındaki beğenilerin bir kısmının kötü amaçlı yazılımlardan kaynaklandığını, bazı hesapların belli amaçlar için birçok kişi tarafından yürütüldüğünü ve bu durumlara karşı harekete geçildiğini belirtti

Şirketten yapılan açıklamada, “Ortalama olarak her sayfadaki beğenilerin yüzde 1’ine yakın kısmı silinecek” ifadesi kullanıldı. Söz konusu işlemin gerçekleştirildiği operasyona, “Operation Unlike-Beğenmeme Operasyonu” adı verildi.

Düşüşler Yüzdeye Küçük Yansıdı
Zynga’nın Texas HoldEm Poker oyunu 96 bin üyesini kaybetmesine rağmen, 63 milyon üyeli sayfanın kaybı yüzde 0.15 oldu. South Park, Justin Bieber, Lionel Messi gibi ünlü yapım ve kişilerin sayfalarında da beş haneli düşüşler yaşandı ancak kayıpları yüzde 0.03 civarında gerçekleşti. 

Öte yandan, üye sayısı 10 binlerde gezinen ancak sahte üyeleri dört bin civarında olan birçok sayfada mevcut. TechCrunch, buradan yola çıkarak, 10 bin üyesi olan bir sayfanın paylaştığı bir bildirimin iki bin kişiye ulaşması halinde, bu rakamın gerçek üyelerin yarısına işaret ediyor olabileceğini belirtti. TechCrunch, Facebook’a üye olma sürecinin son derece kısa ve kolay olduğuna dikkat çekerek, bu durumdan faydalanan çok sayıda kişinin sahte hesap açtığını ifade etti. Sahte kullanıcıların milyonları bulduğu Facebook, reklam gelirlerini artırmayı hedeflediği yeni dönemde bu sorundan zarar görebilir. Facebook’a reklam veren veya vermeyi düşünen şirketler sahte kullanıcıların çokluğundan rahatsız olursa, sosyal medya ağından reklamlarını tamamen çekebilir, reklam vermekten vazgeçebilir.

Özellikle son iki yıldır spam ile mücadelede büyük bir mücadele veren Facebook, spam oranını yüzde 95 oranında azaltmayı başarırken, akıllı tespit ve kötü amaçlı yazılımları önleyici algoritmalar geliştirdi. CEO Mark Zuckerberg'in yeni dönemde mobil cihazlara odaklanacaklarını açıklaması, reklam yapısını da bu cihazlara göre revize edecek şirketin sahte kullanıcı, spam ve kötü amaçlı yazılımlara olan tahammülünü iyice azalttı.


İnsan Vücudu İnternete Bağlanabilecek

Akıllı telefonlardan arama motoruna bilişimin her alanında faaliyet gösteren Google, bilim kurgu filmlerinden aşina olduğumuz bir teknolojiyi olgunlaştırmak üzere.

Bilişim uzmanları internetin gelişimini dört aşamaya ayırıyor. İlk aşamada bilgisayarlar, ikincisinde mobil cihazlar internete bağlandı. Üçüncü aşama, buzdolabından otomobile, fotoğraf makinelerinden televizyona, çevremizde gördüğümüz, günü birlik kullandığımız nesneleri internete bağlıyor. Dördüncü aşama ise duyu ve algılarıyla insanların doğrudan internete bağlanmasını ifade ediyor. Uzmanlara göre Google, bu alanda geliştirdiği Google Glass projesiyle ciddi bir adım attı. Görünürde yalnızca bir gözlükten ibaret olan Google Glass, birçok özelliğiyle ilki ifade ediyor. İnternete bağlı Google Glass, bilgi aktarımında yeni bir aşamaya geçiyor ve ekranı gereksiz bir nesne haline getiriyor.

Zenginleştirilmiş gerçeklik teknolojisinden yararlanılarak gerçekle sanallık arasındaki sınırlar ortadan kaldırılıyor.

Ekran 'aradan çıkıyor'

Uzmanlara göre dokunmatik ekranlara ihtiyaç duymayan, havaya "çizilen" komutlarla bilgisayarların yönetildiği bir dönem başladı. Türkçeye zenginleştirilmiş gerçeklik olarak aktarılan Augmented Reality teknolojisiyle gerçek görüntü üzerine gerçek zamanlı olarak 3 boyutlu model, animasyon gibi sanal nesneler ekleniyor, nesneler hakkında bilgiler yansıtılıyor.

Ancak Google uzmanlarına göre Glass Projesi henüz bir fikrin başlangıç aşamasını oluşturuyor. Asıl hedef, bilgisayarla beyin arasındaki teknik cihazları aradan çıkarmak, sanalla gerçeklik arasındaki sınırları ortadan kaldırmak. Google, Glass Projesi'yle belli bir bilgiye erişmek için herhangi bir cihazı açmamızın, herhangi bir yazılımı yüklemememizin gerekmeyeceği bir dönemin önünü açıyor.  Google'ın Glass Projesi'nden sonra bu yıl içinde patentini aldığı "Akıllı Eldiven" teknolojisi de bu yönde atılmış bir başka adım olarak görülüyor.

Patent başvurusuna bakılırsa, "Akıllı Eldiven" sensör, kamera, işlemci, bellek ve ağ özelliklerine sahip.


27 Eylül 2012 Perşembe

Kalbimize Yaptığımız 11 Kötülük

Kalp adeta hayatın aynası. Kalbin sağlığı ya da sağlıksızlığı bu aynanın yansıttığı görüntülerden kaynaklanıyor. Kalbimiz kıymetli ancak çoğu zaman onun kıymetini takdir edemeden yaşayabiliyoruz. Acıbadem Kadıköy Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Sinan Dağdelen, insanın kalbine yapacağı en büyük iyiliklerin başında diyetine dikkat etmenin geldiğini, beslenmeyi düzenleyerek koroner arter hastalıklarından ölüm riskinin yüzde 30-60 oranında azaltılabildiğini belirterek, kalbimize verdiğimiz 11 zararı şöyle sıralıyor:

1. Geç kalkıp geç yemek.
2. Acıkmadan yemek.
3. Yatmadan önce yemek.
4. Kötü beslenmek.
5. Sürekli oturmak, hareketsiz kalmak.
6. Spor yapmamak.
7. Sürekli aşırı strese maruz kalmak.
8. Yağ dokusu artışı ile kilo almak.
9. Aşırı alkol tüketmek.
10. Sigara içmek.
11. Kalbimizi bir şikayet oluncaya kadar hiç aklımıza getirmemek.

Kalp sağlığı konusundaki bilinç düzeyinin hala istenilen seviyeye gelmediğini, bu konuda yanlış bilinenler olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Sinan Dağdelen, kalp hastalıkları konusunda en çok merak edilen soruları şöyle yanıtlıyor:


Hangi Blirtiler Arka Arkaya Gelirse Kalbimiz İçin Doktora Gitmeliyiz ?


Özellikle göğüs ağrısı, göğüste sıkışma, tıkanma veya yanma gibi belirtiler kalp damar hastalıklarının erken belirtileri olabilir. Bu şikayetler göğüste sağda veya solda, kollarda, mide üzerinde, boyunda veya çeneye doğru olabilir. Bunun yanı sıra erken yorulmak, nefes darlığı veya nefes alamama hissi, fenalık hissi, boğulur gibi olmak, çarpıntı veya ritim düzensizliği, baygınlık hissi ve gece uyandıran tıkanma hisleri bir kalp hastalığı belirtisi olabilir.

Ailemizde Kalp Hastası Olamasa da Kalbimizle İlgili Kontrolü Kaç Yaşında Yaptırmalıyız ?

Erkeklerde 40 yaşından sonra, kadınlarda ise 50 yaşından sonra kalp kontrolü yaptırmak gerekir. Ancak kişinin ailesinde ve birinci derece bir yakınında erken bir kalp hastalığı hikayesi varsa, diyabet veya hipertansiyon varsa, çok yüksek kolesterol değerleri varsa bu kontrollerin 30'lu yaşlarda yaptırılması önemlidir.

Boyumuz ve Kilomuza Bakara Kalbimizin Sağlıklı Olduğunu Söylemek Mümkün Müdür ? Hafif veya Orta Şişmanlık da Kalbe Yük Müdür ?

Yağın karın bölgesinde toplanmasıyla karakterize olan yağ birikimi, koroner arter hastalığı riski açısından çok daha önemlidir. Beden kitle indeksi (kilo / metre olarak tanımlanan boyun karesi) ile mortalite (ölüm) arasında doğrusal bir ilişki vardır. Beden kitle indeksinin 25 kg/m2 altında olması normal kabul edilir. 25-30 kg / m2 arası kilo fazlalığı, 30 kg / m2 üzeri ise obezite kabul edilir. Artmış bel / kalça oranı yani abdominal obezite, koroner arter hastalığı riskini özellikle artırıyor. Erkeklerde 0.9, kadınlarda 0.8 altındaki bel kalça oranı normal kabul ediliyor.


Kalp Kontrollerini Sağlıklı Olduğu Varsayılan Bir Kişi Kaö Yılda Bir Yaptıralı ? Neler Yaptırmalı ?

Bir sağlıklı kişinin erkekte 40 ve kadında 50 yaşından sonra düzenli kalp kontrolleri yaptırması gerekir. Bu kontroller düşük riskli kişilerde her iki yılda bir, yüksek riskli kişilerde ise her yıl yapılmalıdır. Çünkü bir önceki veriler artık geçmişte kalmıştır ve bu süre zarfında metabolizma değişebilir ve bazı hastalıklar başlayabilir.


Ailesinde kal hastalığı Olan Bir Kişi Ne Kadar Zamanda Bir Kontrole Gitmeli ? Hangi Testler Yapılmalı?


Birinci derece bir yakınında kalp damar hastalığı olan kişiler 30 yaşından itibaren ilk kontrollerini yaptırmalıdır. Kardiyak risk oranlarını gözden geçirmeli ve riskini yükselten fiziksel, diyetsel, yaşam alışkanlıkları ile ilgili veya kan tahlilleri ile ilgili bozukluklar için erkenden tedbir almalıdır.

Kalp Konusunda Yapılmış Yeni Bilimsel Çalışmalarda Neler Var ?

2009 yılı sonunda yayınlanan JUPITER isimli büyük bir araştırma çok önemli bilgiler edinmemize neden olmuştur. Bu çalışmanın sonucu şöyle oldu:
Çalışmaya alınan ve statin dediğimiz kolesterol ilacını içeren ve 17 binden fazla hastada yapılan araştırmada, bir gruba bu ilaç verilirken, diğer gruba ise hiçbirşey verilmiyor. Kolesterol ilacı verilen grubun başlangıçtaki kolesterolleri tamamen normal bulunuyor. Kanlarında CRP maddesi yani inflamasyon göstergesi yüksek bulunuyor ve beş yıl boyunca takip ediliyor. İlaç almayanlarda ise şu bulgular elde ediliyor:

- Kalp krizi iki buçuk kat daha fazla.
- Beyin felci iki kat daha fazla.
- Damar tıkanıklığı ameliyat girişimi geresinimi iki kat daha fazla.
- İlaç almayanlarda, kriz, felç, kalp damar hastalığından ölüm iki kat daha fazla.
- Bütün ölüm nedenleri ise 1,25 kat daha fazla.

Geleceğini Şimdi Yönet



Düzenleyen: Experian Türkiye ve Habitat Kalkınma ve Yönetişim Derneği
Yer: Prof. Dr. Fazıl Tekin Konferans Salonu
Başlangıç: 27.09.2012 13:00
Bitiş: 27.09.2012 19:00

Geleceğini Şimdi Yönet’ Projesi, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ve Türkiye ve Habitat Kalkınma ve Yönetişim Derneği ortaklığında, gençlerin hesaplanabilir risk ve sorumlu borçlanma konularında farkındalık kazanmaları amacıyla başlatılmış bir projedir.

Finansal bilinç ve kredilendirme sistemi hakkında bilgi almak isteyenler için Eskişehir Osmangazi Üniversitesi'nde 27 Eylül'de gerçekleşecek ücretsiz seminere katılanlara sertifika verilecektir.

Daha detaylı bilgi için Tık!


Üniversite Şansınız Henüz Bitmedi


Üniversiteli olma şansı henüz bitmedi. Gençler için bir üniversitenin kapısını açmanın yollarından birini de ek yerleştirme oluşturuyor. Bir yükseköğretim programına yerleşemeyen ya da ilk yerleştirmede tercih yapmayan adaylara üniversiteli olma şansını ikinci kez ek yerleştirme veriyor. 

ÖSYM, ek yerleştirme için üniversitelerde boş kalan kontenjanları yayımladı ancak geçmiş yıllarda kayıt yaptırmayanlardan oluşan ve yeni açılan programların da eklenmesiyle birlikte toplam ne kadar boş kontenjan kaldığını açıklamaktan, bununla ilgili sayısal verileri paylaşmaktan kaçındı. Açıkladığı veriler tek tek üniversitelerde hangi programlarda ne kadar boş kontenjan olduğuyla sınırlı kaldı. 

Ancak üniversitelerde boş kontenjanların 171 bini aştığı ortaya çıkarken, açıköğretim kontenjanları da eklendiğinde bu rakam 295 bine ulaşıyor. Bugün başlayan Ek Yerleştirme Rehberi'nde sizlere ek yerleştirmeye nasıl başvuru yapabileceğinizi, kimlerin ek yerleştirmeden yararlanabileceğini ve üniversitelerde boş kalan kontenjanları anlatacağız. Bu dizide ek yerleştirme hakkından yararlanarak nasıl doğru tercih yapabileceğinizin ayrıntılarını ve üniversitelerde boş kalan kontenjanlarla bu kontenjanların oluşmuş en düşük puanlarını da vereceğiz. 

Gençler için ikinci kez üniversiteli olma şansı tanıyan, üniversitelerde boş kontenjanlara yapılacak ek yerleştirme için başvurular bugün başlıyor. 1 Ekim Pazartesi gününe dek devam edecek ek yerleştirme tercih sürecinde boş kontenjanları iyi değerlendirirseniz Boğaziçi, ODTÜ, Hacettepe, Galatasaray gibi üniversitelere de yerleşme şansını bulabilirsiniz. 5 gün sürecek ek yerleştirme döneminde merkezi yerleştirme sonucunda boş kalan kontenjanlarla kayıt hakkı kazandığı halde adayların bu haklarını kullanmamaları nedeniyle oluşan boş kontenjanlara yerleştirmeler yapılacak. Ayrıca üniversitelerin yükseköğretim program ve kılavuzu basıldıktan sonra açtıkları yeni programlara da bu dönemde öğrenci alınacak. 


Ön Bilgilendirme Klavuzu Yayımlandı
ÖSYM, ek yerleştirme için başvuru tarihleriyle birlikte üniversitelerde boş kalan kontenjanlar için "ön bilgilendirme" kılavuzunu yayımladı. ÖSYM, bu yıl üniversitelerdeki boş kontenjan sayısını vermedi. Geçmiş yıllarda ÖSYM tüm sayısal verileri yayımlar, üniversitelerdeki boş kontenjanları açıklardı. Ancak ÖSYM bu yıl, yalnızca üniversitelere göre boş olan kontenjanları yayımladı. İstanbul Kültür Üniversitesi Ar-Ge birimi yöneticisi Burak Kılanç'ın yaptığı çalışmaya göre üniversitelerde 76 bin 104'ü örgün lisans, 95 bin 362'si ise önlisans programlarında olmak üzere toplam 171 bin 466 kontenjan boş kaldı. 

72 Bin Öğrenci Kayıt Yaptırmadı
Kültür Dershaneleri Rehberlik Koordinatörü Salim Ünsal'ın çalışmasına göre de üniversitelerde bu yıl rekor "kontenjan boşluğu" oluştu. İlk kez öğrenci alacak programların kontenjanları 20 bin. Lisans ve önlisansta örgün eğitimde 171 binin üzerinde boş kontenjan var ama bunlara 124 binin üzerinde açıköğretim kontenjanları da eklendiğinde bu yıl yerleştirme yapılacak boş kontenjanların sayısı 295 bine ulaştı. Yerleştirildiği halde kayıt yaptırmayan öğrenci sayısının da yaklaşık 72 bin olduğunu anlatan Ünsal, boş kontenjanın bu kadar yüksek olmasını son yıllarda gerçekleştirilen üniversitelerdeki kontenjan artışına, bu yıl hesaplama modelindeki değişimle puan türlerinde barajı geçen aday sayısının azalmasına, adayların doğru tercih yapmayışına ve sınav sistemindeki baraj uygulamasına bağlıyor. Ünsal açıköğretim programlarına kontenjan belirlemiş olmanın da bu artışta önemli bir etki yarattığını söylüyor. Merkezi yerleştirmenin ardından 48 bin 402'si lisans programlarında olmak üzere 80 bin 228 boş kontenjan oluşmuştu. Ek yerleştirme döneminde bu boş kontenjanlar iki kattan fazla arttı. Geçen yıl ise ek yerleştirmeye üniversiteler 136 bin boş kontenjanla gitmiş, ek yerleştirmenin ardından ise bunların yaklaşık 67 bini boş kalmıştı. BOŞ 

Kontenjan Her Üniversite de Var
Boş kontenjanı olan okullar arasında Boğaziçi, ODTÜ, İTÜ, Hacettepe, Galatasaray gibi öğrencilerin tercihlerinde en gözde olan ve yüksek puanla öğrenci kabul eden üniversitelerdeki programlar bile bulunuyor. Boğaziçi Üniversitesi'nde öğretmenlik ve işletme programlarının da yer aldığı değişik bölümlerde 21, Galatasaray'da 5, ODTÜ Ankara'da 59, İTÜ'nün KKTC hariç İstanbul'da 92 boş kontenjanı bulunuyor.

Başvurular Nasıl Yapılacak?
TERCİHLERİNİ 1 Ekim Pazartesi günü sonuna kadar yapacak adaylar başvuruları için iki yol kullanacak. Bunlardan biri tercihlerin başvuru merkezleri aracılığıyla yapılması, bir diğeri de internetten bireysel olarak gerçekleştirilmesi.

Başvuru merkezleri, resmi işgünü ve resmi iş saatleri arasında başvuru alacak. 2012-ÖSYS merkezi ilk yerleştirmede tercih işlemi yapılabilen tüm ortaöğretim kurumu (lise) müdürlükleri ile ÖSYM Sınav Merkezi Yöneticilikleri başvuru merkezi olarak görev yapacak. İnternet üzerinden başvurularda ise 1 Ekim Pazartesi günü saat 23.59'a kadar süreniz bulunuyor. Ancak deneyimli değilseniz ve hata yapacağınızdan endişe ediyorsanız başvurunuzu bireysel olarak internet üzerinden yapmak yerine, başvuru merkezlerini tercih etmelisiniz. yayımlandığını açıklayan ÖSYM, tercih işlemlerinin başlayacağı 27 Eylül (bugün) tarihine kadar bu bilgilerde değişiklik yapabileceğini ve adayların yapılan değişiklikleri dikkate almakla yükümlü olduklarını belirtti. Kılavuz ise basılı olarak dağıtılmayacak. Bu nedenle adayların ÖSYM'den yapılan duyuruları takip etmeleri gerekiyor.

Adaylar, tercihlerini başvuru merkezi aracılığıyla yaptıklarında 3 TL hizmet ücreti ödeyecek. ÖSYM, ek yerleştirme için başvuru süresinin uzatılmayacağını ifade etti. Ayrıca postayla yapılacak başvurular da dikkate alınmayacak. ÖSYM, 2012-ÖSYS Ek Yerleştirme Kılavuzu, kontenjan tabloları ve program koşullarını kendi internet sitesinde yayımladı. 

KILAVUZU İYİ İNCELEYİN TERCİHLERİNİZ için kullanacağınız 2011-ÖSYS Ek Yerleştirme Kılavuzu ile Tercih Formu'na, başvuru süresi içinde ÖSYM'nin http://www.osym.gov.tr internet adresinden ulaşabilirsiniz. Ancak kılavuz basılmayacağı ve dağıtımı da yapılmayacağı için hata yapma olasılığınızı da düşünerek, kılavuzu bilgisayarınıza indirebilir ya da basıp, inceleyebilirsiniz. Çünkü programların kodlarını yanlış yazar ve puanları karıştırırsanız açıkta kalabilir ya da tercih etmediğinizi düşündüğünüz bir bölüme yerleşebilirsiniz. Hata yapmamak için kılavuzu ve bilgileri dikkatle okumanız gerekir.

Paris 'te Tanıtılacak McLaren P1


Bu hafta Paris'te tanıtılması beklenen bu müthiş otomobil, görenleri kendine hayran bırakacak!

29 Eylül'de başlayacak olan Paris Otomobil Fuarı'nda McLaren yeni konsept arabası P1'i tanıtacak. P1 gelecek seneden itibaren seri üretime de girecek.

Şu anda piyasada tek bir modeli olan şirketin yeni modeli hem kapalı, hem de üstü açık olarak sunuluyor. P1 iki koltuklu, yere yakın bir spor otomobil. Araç hakkında henüz ayrıntı vermeyen McLaren, yeni modelin halihazırdaki MP4-12C'nin bir üst modeli olduğunu belirtmekle yetiniyor. Tahminler P1'de MP4-12C'dekine benzer yapım teknikleri kullanıldığı yönünde. Aracın motoru da muhtemelen yine mühendislik firması Ricardo tarafından üretilecek.

P1'in tasarımında kıvrımlar ortada yere daha yakın bir görüntüye sahip. Egsoz çıkışı da aracın arka paneline entegre edilmiş durumda.

Soruları Bil, Google 'da İşi Kap

İşte herkesin sosyal olanaklarıyla ilgili haberleri okuduğunda çalışmak için can attığı Google'da çalışmak için cevaplamanız gereken sorular!

Dünyanın önde gelen teknoloji şirketi Google'da çalışmak isteyenler, ilginç sorulara cevap vermek zorunda. Rahat çalışma ortamı ve çalışanların ürün fikirlerini kolayca ortaya koyabildikleri Google, işçi alım süreciyle de dikkat çekiyor. Teknoloji firmalarındaki işe alım süreçleriyle ilgili görüşmeler yapan yazar William Poundstone, "Google'da çalışmak için yeterince zeki misin?" adlı kitabıyla adaylara sorulan soruları gün yüzüne çıkardı.

Amerika'da yayımlanan ABC News adlı kanala konuşan Poundstone, "İnsan kaynakları bölümleri zorda. Kendilerine 'Sorduğumuz sorularla adayın çalışma performansının iyi ya da kötü olacağını nasıl ortaya çıkabiliriz' diye düşünüyorlar" şeklinde konuştu. Google'da çalışanlarla yaptığı görüşmelerle soruları elde ettiğini belirten Poundstone, önemli olanının soruyu anlayıp görüşme yapan kişiye ek sorular sormak olduğuna dikkat çekti.

Poundstone'un kitabında yer alan sorulardan bazıları şöyle:

"Rögar kapağı neden yuvarlaktır?"
"Dünyada kaç tane piyano akortçusu vardır?"
"Teksas'ı sarmak için ne kadar tuvalet kağıdı gereklidir?"
"San Francisco için tahliye planı yap"
"Şurupta mı yoksa suda mı daha hızlı yüzersin?"
"Saatin akrep ve yelkovanı günde kaç kez üstüste gelir?"

26 Eylül 2012 Çarşamba

2. Ulusal Nanoteknoloji Kongresi





Düzenleyen: Yıldız Teknik Üniversitesi / Makine Teknolojileri Kulübü
Yer: Beşiktaş Yerleşkesi Oditoryumu
Başlangıç: 27.09.2012 
Bitiş: 28.09.2012 

Uluslarası platformlarda yankı uyandırark buluşlarıyla dünya çapında ilklere imza atan Türk bilim adamları II. Ulusal Nanoteknoloji Kongresi'nde Yıldız'da olacak.

Türkiye'nin teknolojik gelişimine katkıda bulunacak ve yüksek stratejik öneme sahip nanoteknoloji ile ilgili gelişmelerden haberdar olunması, konunun öneminin farkına varılması, ülkemiz üniversitelerinin nanoteknolojiye katkısının arttırılması, amaçlarıyla kongrede şirket temsilcileri, akademisyenleri ve öğrencileri buluşturulacaktır.

Kongreye yurtiçinden alanında yetkin olan akademisyenler ve şirket temsilcileri katılacak, çeşitli paneller ve seminerlere yer verilecektir. Suda yürüyen robotun mucidi olarak bilinen Carnegie Mallen Üniversitesi’nden Metin SİTTİ ve Wustl(Washington University in St. Louis) Üniversitesi’nden Şahin Kaya ÖZDEMİR davetli konuşmacı olarak kongreye katılım göstereceklerdir.

Daha detaylı bilgi için tık!

Startup Weekend Ankara





Düzenleyen: Kauffman Foundation
Yer: TOBB ETÜ Yerleşkesi
Başlangıç: 05.10.2012 
Bitiş: 07.10.2012 

Mobil bir fikrim var diyorsan, ekibini topla, 54 saat boyunca mentorler eşliğinde fikrini üret, hayalindeki projeyi hayata geçirme şansı yakala! 

Google ve Microsoft sponsorluğunda, dünya çapında 70’in üzerinde ülkede düzenlenen ve 45.000’in üzerinde girişimciye ulaşan Startup Weekend 5 Ekim'de Ankara'da.

Daha detaylı bilgi için tık! 


Dr iPhone Akciger Kontrol Ediyor


Teknoloji çok önemli, ama sağlık iyi olmadıktan sonra hiçbir şeyin önemi yok doğrusu. Bunun bilincinde olan Washington Üniversitesi öğrencileri de, sağlık teknolojisine katkı yapabilecek, faydalı bir uygulama üzerinde çalışmayı sürdürüyor; SpiroSmart.

SpiroSmart, akıllı telefonunuza yüklenebilen basit ve düşük maliyetli bir program. Telefonunuzun mikrofonu aracılığıyla sesinizin yankılanmasını analiz ediyor ve akciğerinizde herhangi bir rahatsızlığın olup olmadığını kısa sürede bildiriyor. Yapılan araştırmaların olumlu yönde gitti söylenebilir. Özellikle maliyetinin düşük olması ve kullanımının çok kolay olması, birçok kullanıcı için iyi haber. Zira bu tip testleri yapmak için normalde Spirometry cihazı gerekiyor ve onun da hem kullanımı daha zor, hem de maliyeti daha yüksek.

Aşağıdaki kısa videodan da uygulamanın nasıl çalıştığını görebilirsiniz. Bakalım ne zaman indirilmeye sunulacak?




Hollanda 'da Ekolojik Şehir Çalışması


Hollanda'nın Almere kentine yeşil bir şehir kurulmasına karar verildi. Üniversite, otel, marina, ofis ve evlerin yer alacağı ekolojik şehir, 2022 yılında tamamlanacak.

MVRDV tasarım projesi olarak Floriade 2022 için hazırlanacak şehir, yeşil şehir idealini Amele'in merkezine taşıyacak.

Yaratıcı çalışmalarla donatılacak yeşil şehirde bitki kütüphanesi de yer alacak.

Kendi enerjisini üretecek, geridönüşüm sağlayacak şehirde; hayvanlar için yaşam alanları oluşturulacak.

Farklı bitki türlerinin de yetişeceği şehirde; üniversite, otel, marina, ofis ve evler bulunacak.