hurriyet.com.tr Hediye Kitap Günleri tüm hızıyla devam ediyor. Soruyu doğru yanıtlayan 30 kişi Hediye Kitap Günleri’nin şanslı okurları olacak. Şimdi sıra Yılmaz Özdil'in raflarda yeni yerini alan kitabı 'İsim Şehir Bitki'de.
Konser, festival biletleri derken, hurriyet.com.tr, şanslı okurlarına şimdi de kitap armağan ediyor.
Türkiye’nin en önemli yayınevlerinden Doğan Kitap ile yaptığımız işbirliği sonucu hürriyet.com.tr okurları kitap kazanma şansı yakalıyor. Her hafta birbirinden değerli yazarların, satış rekoru kıran kitaplarından birini kazanmak için tek yapmanız gereken sizlere sorduğumuz soruya doğu yanıt vermek olacak.
Yılmaz Özdil'in kitabını kazanamak için tek yapmanız gereken sorduğumuz soruya doğru yanıt vermeniz. Doğru cevaplayanlar arasında 1’inci, 5'inci, 10'uncu, 50'inci, 100'üncü, 150'nci, 200'üncü, 250'nci, 300'üncü, 350'nci, 400'üncü, 450'nci, 500’üncü, 550'nci, 600'üncü, 650'nci, 700'üncü, 750'nci, 800'üncü, 850'nci, 900'üncü, 950'nci, 1000’inci, 1500’üncü, 1700'ncü, 2000’inci, 2500'üncü, 3000'inci, 3500'üncü ve 4000'inci olan okuyucular bizden 'İsim Şehir Bitki' kitabını kazanacak.
Hürriyet gazetesi köşe yazarı Yılmaz Özdil, geçen yıl büyük ilgi gören ve satış rekorları kıran İsim, Şehir, Hayvan kitabından sonra yepyeni bir derlemeyle, İsim, Şehir Bitki ile okurlarının karşında. Özdil, kısa, özlü, tatlı bir üslubun egemen olduğu sert vurguları ve yer yer alaycı, yer yer hüzün verici diliyle 19 Mayıs törenlerinin iptal edilmesinden ünlü dağcı ve AKUT kurucusu Nasuh Mahruki’nin vatan sevgisine, “Ak CHP” hükümetinin neler yapabileceğinden İmam Hatip’ler ve dindar gençlik tartışmalarına, 2020 Olimpiyatlar Türkiye’de düzenlense neler olabileceğinden “AncelinaColi”nin Suriyeli mültecilerin kampını ziyaretine kadar değişik konulara kıvrak bir üslupla el atıyor.
Özdil’den düşündüren, hüzünlendiren, güldüren, sinirlendiren, hayranlık uyandırıcı bir dil ustalığına sahip yeni bir eser…
KİTAPTAN
Burası da Aspat değil şekerim, aman Bitez Yalısı’ndayım. Bodrum’da... Yediğim içtiğim bana kalsın, gördüklerimi anlatayım. Havaalanı terminali, dolmuş durağı ebatlarında... Metrekareye 150 kişi düşüyor, nefes alamıyorsun. Her uçak, en az bir saat rötar yapıyor. Yolcu karşılarken arabanı otoparka bırakıyorsun, fiyatlar makul! Çıkışta arabanı tekrar satın alıyorsun, köküne kadar geçiriyorlar. Yok eğer gideceğin yere taksiyle gideceksen, zaten bi araba parası ödüyorsun.
Allah’ın denizini dubalardan şeritlerle çevirmişler, bildiğin balık çiftliği gibi, kapısına ızbanbut yarmalar koymuşlar, ki, donla yüzen şambrellikekolar girmesin... Biiç deniyor. Samimi bi ortam. Arka şezlongdaki kadının ayağı kulağına giriyor, senin bacakların önündeki adamın omuzlarında... Kıç kıça oturuluyor. Günde 18 bikini değiştiren tikiler, kıçının kılları ağarmış amcalara aşkito, totişko diye sesleniyor. Amcalar da birbirine kankito filan diyor.
İSİM ŞEHİR BİTKİ / YILMAZ ÖZDİL
Biraz deniz, biraz huzur arıyorsun... Bangır bangır “tatlım fırfır aklım, çıkmadı kırkım” gibi bi şeyler çalıyor. “Portakal orda kal” diye şarkı var abi... Bana üste para versen Serdar Ortaç dinlemem, burdakiler Serdar Ortaç dinlemek için üste para veriyor. Demet Akalın’dan zaten kurtuluş yok, tahminim sualtına hoparlör koymuşlar, dip dalıyorum, gene duyuluyor.
Dün gece kan ter içinde uyandım mesela, rüyamda Fatih Ürek pareo giydiriyordu bana!
*** *** ***
“İzafiyet teorisi ispatlanırsa, Almanya benim Alman olduğumu iddia edecek, Fransa ise dünya vatandaşı olduğumu açıklayacaktır. Yok eğer, izafiyet teorisi ispatlanamazsa, Fransa derhal Alman olduğumu söyleyecek, Almanya ise Yahudi olduğumu açıklayacaktır” demişti Einstein.
Alman’ı Fransız’ı bilmem...
Einstein olsa olsa Türk’tür.
Hatta, eşi Elsa da Türk’tür.
“Kocamın izafiyet teorisini anlamıyorum” demişti ama...
Ölene kadar onunla yattı kadıncağız.
Yarışmaya katılmak için tıklayın!
Shout
0 yorum:
Yorum Gönder